Su krizi nasıl aşılacak? Türkiye’nin en büyük kabusu

Türkiye, son 50 yılın en kurak tablolarından birini yaşarken, baraj ve su kaynaklarından yansıyan görüntüler ise yaşanan felaketi gözler önüne seriyor. Meteoroloji ve DSİ verilerine göre sonbahar ve kış yağışlarının yetersiz kalması halinde Türkiye, üst üste ikinci kurak yılını yaşayacak. Uzmanlar ise böylesi bir tablonun sosyal yaşam, sağlık ve üretim bandını çökerteceğini belirtirken, “Milli Güvenlik” uyarısında bulunuyor. Yaşanan kuraklığın en ağır seyrettiği kentlerin başında ise Bursa geliyor. Sanayi ve tarım kalbi durumundaki kentte 17.00-05.00 saatleri arasında su kesintisi uygulanmaya başlarken, Başkent Ankara’nın da bazı bölgelerinde de kesintiler yaşanıyor.
Uzmanlar, kalıcı çözüm için entegre su yönetimini şart koşuyor. Atık su geri kazanımı, gri su kullanımı ve yağmur suyu hasadı gibi yöntemlerin yaygınlaştırılmasının kritik önem taşıdığı vurgulanıyor.
“BİRKAÇ AYIMIZ KALDI!”
Ekim ayının ilk yarısı itibarıyla Türkiye genelinde baraj doluluk oranları ortalama yüzde 30 seviyesine gerilerken; özellikle Marmara, İç Anadolu ve Ege’deki barajlar alarm veriyor. İstanbul’daki 10 barajın toplam doluluk oranı yüzde 25 seviyesine gerilerken, tüm veriler; Türkiye’de kişi başına düşen yıllık su miktarının 1.200 metreküpün altına indiğini ortaya koyuyor. Uzmanlar, bu rakamın Türkiye’yi uluslararası literatürde “su stresi yaşayan ülke” kategorisine soktuğunun altını çizerken, Hidropolitik uzmanı Dursun Yıldız, Türkiye’nin yapısal bir kuraklık dönemine girdiğini vurguladı. Yıldız, ayrıca “Mevcut baraj ve yeraltı suyu altyapısı birkaç sonra tamamen kuruyacak. Türkiye’deki kuraklık, 2026’dya sarkarsa, üzülerek belirtmek isterim ki, depremden bile daha ağır bir tablo ortaya çıkar” dedi.
KRİZ YÖNETİMİ GEREKİR
Boğaziçi Üniversitesi’nden iklim bilimci Prof. Dr. Levent Kurnaz ise yağış azalmasının yanı sıra artan buharlaşmanın etkisine dikkat çeken uzmanlar. Güneydoğu ve İç Anadolu’da yıllık ortalama yağışların 30 yıl öncesine göre yüzde 25 azaldığına dikkat çeken Prof. Dr. Kurnaz, su krizi yönetim modellerinin devreye alınması gerektiğinin altını çiziyor.
TARIMDA ALARM ZİLLERİ
Öte yandan kuraklığın en ağır bedelini tarım ve enerji sektörü ödüyor. Toplam su tüketiminin yüzde 72’sini tek başına tarımsal sulama kullanıyor. DSİ verilerine göre 2025’in ilk 8 ayında sulama barajlarındaki su seviyesi ortalama yüzde 38’e düştü. Bu durum Konya Ovası, Harran ve Çukurova’da ürün kayıplarına yol açıyor. Enerji tarafında ise hidroelektrik santrallerinin (HES) payı düşüşte. HES’lerin toplam elektrik üretimindeki payı 2022’de yüzde 30 olarak hesaplanırken, bu oran 2025’te yüzde 20’ye geriledi. Bu düşüş, enerji maliyetlerini artırırken doğalgaz ithalatına olan bağımlılığı da körüklüyor.
YERALTI SULARI DA TÜKENİYOR
Kısa vadeli çözüm olarak başvurulan yeraltı suyu çekiminin ise uzun vadede krizi derinleştirdiğine dikkat çeken Eski Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, şu uyarıları sıraladı: “Sadece Konya Havzası’nda 2024-2025’te açılan kaçak sondaj sayısının 35 bini geçtiği tahmin ediliyor. Bu durum su tablasının çökmesine ve obruk oluşumlarının artmasına neden oluyor. Çiftçilerin su bulmak için daha derine indikçe diğer kuyuları kuruttuğu bu döngünün, yeraltı su rezervlerini birkaç on yıl içinde tüketebilir.”
Su Politikaları Uzmanı Dursun Yıldız, yaşanan tabloyu şu sözlerle özetliyor: “Türkiye’nin kuraklıkla imtihanı artık bir meteorolojik olgu değil, ulusal güvenlik ve sürdürülebilirlik meselesi. Barajlardaki düşen seviyeler, tarımdaki verim kaybı, şehirlerdeki su kıtlığı ve enerji üretimindeki düşüş, önümüzdeki yıllarda ekonomik ve sosyal dengeleri derinden sarsacak. Su meselesi büyürse Türkiye büyük krize sürüklenir.”
SUSUZLUK NASIL AŞILACAK?
Çevre Bakanlığı’nın 2026’ya kadar uygulamayı planladığı “Ulusal Su Verimliliği Stratejisi” kapsamında 81 ile 80 milyar TL’lik altyapı yatırımı da öngörülüyor. Ancak uzmanlara göre etkin planlama, sıkı denetim ve toplumsal bilinç olmaz olmazlardan. Uzmanlara göre 2025-2026 yağış sezonu beklentilerin altında kalırsa, Türkiye yalnızca su kıtlığı değil, enerji ve gıda krizini de aynı anda yaşayacak.
[email protected]
Kaynak: Web Özel