Ali Celep, İlkay Coşkun’un ‘+Uç’ Kitabı Üzerine Yazdı…

ALİ CELEP

İLKAY COŞKUN’DAN ‘+UÇ’

1.

İlkay Coşkun yazının türlü yollarını yürümüş bir isim. Biyografisinden, yola önce şiirle başladığı anlaşılıyor: ‘Yüreğimden Süzülen Nağmeler’ (2008) Bu ilk kitaptan sonra ‘Düş Yolcusu’ (2011) ‘Bilonsa’ (2012) ‘Bimola’ (2017) adlı üç eseri daha yayımlanıyor. Bu eserlerin şiir alanında verildiği dikkate alınırsa, Coşkun’un yazınsal yolunu şiir katında yürüme isteği açık görünüyor. Bilahare araya deneme kitabı giriyor: ‘Kahve Bahane’ (2018)

Burada bahse açılan kitabı ‘Kahve Bahane’den sonra doğuyor: ‘+Uç’ (2020). Coşkun aynı yıl tekrar deneme yoluna giriyor: ‘İç Hatlar’ (2020). Bu denemeyi Sinan Ayhan’la birlikte yazdığı ikili bir şiir kitabı takip ediyor: ‘Tekrarın Tiryakisi Zaman’ (2022). Bir yıl sonra Coşkun yeni bir denemeyle geliyor: ‘Cenne’ (2023) Aynı yıl yayımlanan ‘Kitap Gözü’ (2023) onlarca ismin çalışmaları üzerine, kanımca dili en olgun haliyle kullandığı denemelere odaklanıyor. Bu yazınsal izleğin söylediği bir şey var: İlkay Coşkun şiirle denemeyi birlikte götürmek isteyen bir yazar. Bu birliktelikte denemenin öne çıktığı görülüyor. Öte yandan edebiyatın mutfağına da girmiş Coşkun. Bir grup arkadaşıyla Poyraz edebiyat dergisini 20 sayı çıkarmış. Sivas İrade Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapmış. Radyoda edebiyat sohbetleri yapmış. Bu etkinliklerinin söylediği bir şey var: O, edebiyat bahsini kamulaştırma gayretiyle koşturuyor. Bu gayretleriyle daralan edebi kamusal coğrafyanın sınırlarını geniş kesimlere açma niyeti taşıdığı anlaşılıyor.

İlkay Coşkun yazma eylemini de bu fazda gerçekleştirmek istiyor, bugünden bakınca. Çok sayıda dergide ürünlerini yayımlamış. Hemen her zaman çalışmaktan yana görünüyor. İşin hemen her zaman ‘yaratıcı’ çalışmak boyutu da var, Rilke’nin dediği gibi. Çünkü ‘her zaman çalışmak’ her zaman ‘yaratıcı çalışmak’ anlamına gelmiyor kanımca. Coşkun yine de çalışmak lazım diyenler soyundan geliyor. Hele şiir alanında yaratıcı planda iş görmek zorun zoru olmalı. Üst mertebe bir ökelik ve sinir ister sahibinden. Sonra yekinip yeniden yeni bir akıl bulmaya zorlar. Şiir, her ne ise o, isteğin derinliklerine şiddetli baskılar uygular. Bu baskılardan sağ çıkmak kolay olmasa gerek. Coşkun ‘+Uç’ adlı son kitabıyla arzu ve isteklerinden şiir adına sağ çıkış yolunda bir adım atmış görünüyor. Bu adımın ileriye ya da geriye doğru olup olmadığını kestiremiyorum. Çünkü öncesinde yayımladığı dört şiir kitabını okumadım. ‘+Uç’ onun son şiir kitabı. Demek ki şimdilik şiir adına attığı bu son adım üzerinden çıkarımlarda bulunacağız. Böylesi onun bugüne kadar yapmak istedikleri noktasında objektif bir perspektif vermese de, şimdilik nihai planda şiir adına konum attığı yer hakkında bir dizi fikir verebilir.

‘+Uç’ yedi kısımda çatılmış bir kitap. ‘Gözde’ başlığı taşıyan birinci bölümde 11 şiir var. Coşkun, ‘İlkgüz’de Mevlevi ikiliklerle gelmiş. Belli ki şair Mevlana’dan esin almış. Temi de deyişi de onun aşk dolayımında vermiş. Şiir, sevgili adıyla dünya ve ötesi göndermelerle ıralı: ‘gün dönecek demen boşuna değil cancağızım / kışa hazırlık zamanı, güzü geçiştirelim artık’ ‘her devrin bir sonu vardır elbet / her aşk can yakar, her âşık vurur dağa’ dizeleriyle şiir, aşk ve insan ömrünün manası arasına konum atıyor.

‘Gözlesem Seni’ 11’li heceye uzanmış. Yedi dörtlükte, iki kalıplı uyak denemesi yapmış Coşkun. Başarılı da olmuş. Fakat son dörtlüğün üçüncü dizesinde bir hece düşük yapmış. Dize on hecede kalmış. Bence sıkıntı yok. Çünkü hem parmak hesabını (matematiği) hem gönül muhasebesini (simyayı) aynı anda ruhi bir disipline tutturmak kolay değil. Bunu yedi dörtlüğe teknik planda taşımak bir yana, Farisi ve erken dönem Türkçe yerel sözcüklere tutturarak yapması klasik zevki de güne taşıması bakımından değerli olsa gerek. (‘gâhi, yüyrük,yeğin, bezeklemek, minelemek, nûş vs) Öte yandan içerik hemen birçok şiirinde olduğu üzere klasik genel temlerle örülmüş. Aynı biçimde şiirin ses yapısı da eski şiirin rüzgârıyla kurulmuş. Bu düzende aşk ve hikmet iki kaşık gibi iç içe.

‘Sanırım’ haiku gibi üçlü kısa dizelerle yazılmış. Dizeyi üçe bölerek, birinci kısmın üç, ikinci ve üçüncü kısmın iki sözcükle kurulması söz konusu. Yine aşk / sevda dolayımında söylenmiş sözcüklere başvurulmuş. ‘Sanırım’ sözcüğü son düzlükte sürekli tekrarlanarak biten bir şiir. Ne ki fazla duygusal. Fazla duygusallığı, fazla kişisellik anlamında da alıyorum. İlkay Coşkun’un bence en önemli sorunu objektif alacakları yoklayan tınılardan uzak durması. ‘Hava Su Ve Toprak’ adlı şiiri gibi yalın duyuşlara açık cümlelere pek yüz vermiyor. Örneğin güneş, güvercin ve gönül arasında kurulacak yaratıcı bağlantılar üzerinden nesnel sözdizimi denemelerine pek yanaşmıyor. Duygusal fazda kalmakla yetiniyor. Öyle görünüyor ki İlkay Coşkun, şiiri gönül ve duygu işi olarak yeterli görüyor. Gönlün işleyişi de ‘Göz Gazeli’nde görüldüğü gibi, türkü formuna sokulmuş. Çabuk ezberlenecek bir format bu. Hele konu aşk çevrimindeyse, duygular en yüce derinliklerde notalara dökülür. Bu meyanda benim en sevdiğim şiir ‘Göz Gazeli’ oldu. Beyit düzeni almış, on ikilikli bu şiirin bestelenmesini dilerim: ‘Yanına aldığın dost çerağında / Dostun sohbetini çalar gözlerin’ / Omuzda yüngüldür dünya neşvesi / sevinç biriktirir dalar gözlerin / Yürek dilinde ayrılık gömüdür / Vuslatı ayırıp eler gözlerin’ ‘Sarar neşvünema acı yerine / Devasını bulup beler gözlerin’.

Yine birçok şiirinde görülen yerel sözcük kullanımı bu şiirinde de var. ‘Yüngül’ sözcüğünü öğrenmiş oldum mesela ben. ‘Hafif’ demekmiş yüngül. Mecazen çok özlenen kimseler için de söylenir olmuş. Böylece İlkay Coşkun’da iki nitelik belirgin hale gelmiş görünüyor. Birincisi, eski şiirin rüzgârıyla yazdıkları ki bu şiirlerin istediği disiplin kurallarına fazlasıyla riayet ediyor Coşkun, daha ele avuca gelen cinsten bir değer kazanıyor. İkincisi bilinmeyen ya da az bilinmesi muhtemel yerel ağız sözcükleri dilimize yeniden hatırlatıyor. ‘Yol’ ‘Sevda’ ‘Pay/da’ ‘Tatlı Bela’ ‘Aşk Düşer’ yine klasik şiir görüşüyle aşk çevriminde yazılmış. Bölümün son şiiri ‘Sen Sen Ol’ ise Özdemir Asaf’ça yazılmış özdeyişleri andırıyor. Asaf yörüngesinde kelime oyunu da denebilir.

Kitabı sipariş edip okumak için tıklayınız:

https://www.kitapyurdu.com/kitap/uc/559649.html&manufacturer_id=208383        

Başa dön tuşu
sabong international live