Sinan Canan Gece Yarısı Kütüphanesi’ni Doldurdu!

Okur-yazar buluşmalarıyla kitapseverlere benzersiz deneyimler sunan D&R, bu kez okumak için karanlığın sessizliğini bekleyenlere özel bir etkinliğe imza attı: “Gece Yarısı Kütüphanesi”. Serinin ilk konuğu, biyolog, nörobilim uzmanı ve yazar Sinan Canan oldu. Mum ışıkları, tütsü kokuları ve kahve eşliğinde yapılan gece sohbeti ve imza seremonisi, okurların yoğun ilgisiyle doldu taştı, etkinlik gece yarısını da aştı.

Kültür, sanat ve eğlenceyi tek çatı altında birleştiren D&R, Gece Yarısı Kütüphanesi ile kitap severlere benzersiz bir deneyim yaşattı. Kitapların büyülü dünyasını gecenin sessizliğine taşıyan Gece Yarısı Kütüphanesi, ilk kez D&R Bağdat Caddesi mağazasında biyolog, nörobilim uzmanı ve yazar Sinan Canan ile gerçekleştirildi. Geç saatlerde kapılarını sadece kitap tutkunları için açan mağaza, loş ışıkları, tütsü kokuları ve sıcak kahve eşliğinde bambaşka bir okuma atmosferine dönüştü. Sinan Canan, yoğun ilgi gösterilen gecede, misafirlerin merak ettiği tüm sorulara tek tek cevap verdi ve ardından kitaplarını imzaladı. 

“Profesyonel meraklıyım: Merak ettiğim şeyleri öğrenmeye gayret ediyorum”

Kalabalık dinleyici topluluğuna kendisini tanımlarken samimi bir yaklaşım sergileyen Canan, “Ne iş yaptığımı sorduklarında profesyonel meraklıyım diyorum. Gerçekten merak ettiğim şeyleri öğrenmeye gayret ediyorum ve her bulduğumu anlatıyorum. Biyoloji, tıp, fizyoloji ve psikoloji eğitimlerinden geçtim ancak hiçbirini geleneksel anlamda meslek edinmedim. Hayatımı okuma ve anlatma üzerine kurdum. Burada da sizin merak ettiklerinizi cevaplamak için bulunuyorum”dedi.

“Kitaplara kaçtığım yer her zaman benim için daha gerçek”

Küçük yaşlardan itibaren kitaplarla olan ilişkisini anlatan Canan; “Kitaplar özellikle bilim kurgu, fantezi kurgu romanlarıyla başladı benim hikayem. Kitaplarda kaçtığım o yer her zaman benim için daha gerçek. Ne zaman fırsat bulsam gerçek hayatta hepimizi çok zorlayan o hayatın gailelerinden kitaplara kaçmak bana çok kolay geldi” ifadelerini kullandı. Babasının kuyumcu olması nedeniyle mecburen yıllarca dükkanda çalışmak zorunda kaldığını belirten Canan, bu dönemde bile kitaptan vazgeçmediğini paylaştı: “Bizim dükkanlarımızın 4-5 tane şubesi vardı. Ben babama uzak bir şubede duruyordum. Çünkü babamla aynı şubedeyken kitap okuyamıyordum. Onun olmadığı şubede çaktırmadan kitap okuma şansım vardı” dedi.

“Okumak insan edebinin anahtarı”

Söyleşisinde edebin tanımına özel bir vurgu yapan Canan, rahmetli Teoman Duralı Hoca’nın tarifini aktardı: “Edeb, duyguların aklın kontrolünde olması halidir. Duygular aklın kontrolünden çıkarsa buna edepsizlik deriz. Öyle bir hikayeniz, öyle bir anlam çerçevesi olacak ki sizin duygularınızı, dürtülerinizi zapturapt altında tutabilecek. Sizi medeni, kibar, latif, nezaketli bir insan olarak koruyabilecek. Böyle bir akıl ancak sürekli ve dengeli bir beslenmeyle olabiliyormuş. Okumak o yüzden insan edebinin anahtarıdır. Evde kütüphane olmamasını düşünemiyorum mesela. Evde, yemek masası olur, bir oturma grubu olur, muhabbet yeri olur, belki bir kahve sehpası olur ama muhakkak küçük de olsa bir kütüphane olması lazım.” 

“Hayatım boyunca yapmak istediğim iki şeyi biliyordum”

Konuşmanın önündeki en büyük engelin çocukluğunda aldığı tepkiler olduğunu anlatan Canan, “Okulda susturuyorlar, evde susturuyorlardı. Okulda sopa yiyordum. Sürekli konuşanlarda en üstte yazıyorlardı adımı. Kenara konan çarpı sayısı kadar tokat yiyordum. Sürekli olarak konuşmanın kötü ve yaramazlık alameti olduğunu duyarak büyüdüm. Bu deneyimlerden sonra hayatımda iki hedef belirledim: “Bir okuyayım, kimse bana engel olmasın. İki sürekli konuşayım, kimse beni susturmasın. On beş sene kadar önce o gün bu gündür böyle sürekli dışarılarda gezip bir şeyler anlatmaya çalışıyorum. Ben hayatım boyunca iki tane şey yapmak istediğimi biliyordum: okumak ve anlatmak” açıklamalarında bulundu.

Başa dön tuşu
Haber Bugün